Türkiye’de, 1960’lı yıllardan sonra, sanayileşmenin de etkisiyle kırsaldan kentlere hızlı göçlerin olması, aynı hızda planlı şehirler oluşturulamaması nedeniyle çarpık kentleşmeyle yüz yüze kalınmıştır. Maalesef bu süreci ve sonrası, uzun vadeli imar planlamaların yapılamaması ve altyapı ve üstyapı yetersizliği izlemiştir. Bugün Türkiye’de yaklaşık 36 milyon yapı stoğu bulunmaktadır. Bu yapı stoğunun 6 milyon konutu, maalesef doğal afetlere karşı güvenli değil. Son 100 yılda 230 bin yıkıcı deprem oldu ve bu depremlerde 130 bin vatandaş hayatını kaybetti. Sadece 6 Şubat depreminin Türkiye ekonomisine zararı 130 milyar dolar oldu. Deprem önlemleri olsaydı bu zararın sadece 20 milyar dolar seviyesinde kalacağını belirten ORKENT AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Dr. Nihat Şen, “Yıkılan binaların yüzde 97’si, 2000 yılı öncesi yapılan binalar olup hazır beton ve nervürlü demir uygulanmamış, o günkü yönetmeliklere göre yapıldığı için bu binalar maalesef deprem yönetmeliğine göre güvenli değildir. Yapılan yapıların çoğunda yıkanmamış dere kumu ve çakılı, yıkanmamış deniz kumu ve yuvarlak demir uygulanmış, bu yapılar, korozyonlanmanın da etkisiyle taşıyıcı özelliklerini kaybetmiştir. Yapılan incelemelerde gerekli donatının ve betonun uygun olmadığı, yapılarda standartlara uygun olmayan malzemelerin kullanıldığı, denetimsiz ve kaçak yapıların olduğu ve en önemlisi de zemin yapısına uygun olmayan binaların yapıldığı tespit edilmiştir. Belediyelerin kaçak yapılaşmaya göz yumması, denetimlerinin yapılmaması ve İmar Kanunun 39.maddesinin işletilmemesi de bu acı tabloyu ortaya çıkarmıştır. Yıkılan bu binaların riskli olduğu bilinmesine rağmen yöneticilerin yeterince duyarlı olmaması düşündürücüdür” dedi. Siyasetin kenara bırakılıp kentsel dönüşümün ulusal bir güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini sözlerine ekleyen Mimar Dr. Nihat Şen, “Doğal afet olarak sadece deprem anlaşılmamalı, yangınlar, seller ve kuraklık da bir doğal afet olduğu için, bu konularda da kentsel dönüşüme ihtiyaç olup yapılacak kentsel dönüşüm çalışmalarında bu konular da değerlendirilmelidir. Aynı zamanda, terse göçü hızlandırmak için ulusal planlama ve projeler ile cazibe bölgeler yaratılmalı, alt ve üst yapıları, sosyal donatılarıyla beraber projelendirilmelidir” derken, beklenen İstanbul depreminin daha da acı olaylar yaşatabileceğini de söyledi.
Riskli binalar kiralanmamalı ve satılmamalı
Türkiye nüfusunun yaklaşık 1/5’ni barındıran, destinasyon merkezi, finans merkezi, sağlık turizmi merkezi lojistik merkezi, sanayi, istihdam ve turizmin merkezi, tarihi değerleriyle dünya şehri ve Türkiye ekonomisinin yüzde 43’ünü oluşturan İstanbul’da meydana gelebilecek bir depremin, aynı zamanda ülke ekonomisini ve güvenliğini de ciddi bir riske sokabilme ihtimali bulunuyor. Bu nedenle kentsel dönüşümün hızlandırılması için ORKENT AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Dr. Nihat Şen, şu tavsiyelerde bulunuyor:
Kentsel dönüşüm ve afetlerle ilgili ayrı bir bakanlık mutlaka ihdas edilmelidir.
• Deprem ve doğal afetlerden kaynaklı kentsel dönüşüm çalışmaları ve binaların dönüşümü için Kentsel Dönüşüm Finansman Bankası kurulmalıdır.
• Günün şartlarına göre 6306 Sayılı Yasa yeniden yazılmalı ve Planlı Alanlar Tip Yönetmeliğinde yorum çarpıklığına mani olacak net cümleler kullanılmalı ve Alan Bazlı Kentsel Dönüşümü teşvik edici maddeler eklenerek yasa anlaşılır olmalıdır.
• Belediyede proje ve ruhsat bölümündeki görevli teknik personeller yönetmelikler konusunda kesin eğitilmeli, bürokrasiyi çoğaltan değil azaltan işlemler yapılmalı.
• Sürece mutlaka Belediyeler, Meslek Odaları, STK’lar, Siyası Partiler ve mülkiyet sahipleri dahil edilmelidir.
• Kentsel dönüşümde sıfır faizli kredi ödemesi, 2 yıl ödemesiz 180 ay veya 240 ay olarak düzenlenmelidir.
• Riskli binaların kiralanması veya satılması derhal engellenmelidir.
• Yatırım maliyeti, proje içinden sağlanacak, alan bazlı kentsel dönüşüm çalışmalarını özellikle belediyeler yapmalı ve arabuluculuk görevi üstelenmelidir.