Silivri açıklarında 26 Eylül’de meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin İstanbul’un tüm bölgelerinde ciddi ölçüde hissedildiğini ve paniğe yol açtığını belirten İZODER Başkanı Levent Pelesen, “Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde korkmak yerine, yapıyı oluşturan ana elemanlar demir ve betonu kullanım ömrü boyunca koruyan su yalıtımına sahip binalarla depreme hazırlıklı olmalıyız” dedi.

Yatılım sektörünün çatı örgütü Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) olarak, deprem gerçeği ve yalıtım konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeyi görev edindiklerini ifade eden İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, Türkiye’de güvenli ve nitelikli binaların sayısının hızla artırılması gerektiğini söyledi. Levent Pelesen, şöyle konuştu:

“Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Topraklarının %95’lik bölümü çeşitli derecelerde deprem kuşağında yer alan ülkemizde, can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınması gereken en temel önlemlerin başında uzun ömürlü ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek geliyor. Yapıyı oluşturan ana elemanları (demir ve beton) ömrü boyunca koruyacak su yalıtımı uygulamaları, binalarda hayati önem taşıyor.

Betonarme yapı sistemlerinin en çok etkilendikleri noktalardan biri suya karşı hassasiyetleridir. Yapılarımıza suyun nüfuz etmesi durumunda, taşıyıcı elemanlarda bulunan demir donatılar korozyona maruz kalarak paslanıyor ve binalarımızın ömrü ve dayanıklılığı azalıyor. 17 Ağustos Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucu, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmesi de su yalıtımının önemini ortaya koyuyor.

Suya maruz kalan bina taşıma kapasitesini kaybediyor
Toplum olarak korkmak yerine su yalıtımına sahip binalarla depreme hazırlıklı olmalıyız. Herhangi bir yoldan binaya sızan su, oksijen ve beton içerisinde farklı kimyasal içeriğe sahip maddeler ile kimyasal tepkimeye girerek paslanmaya, yani korozyona neden oluyor. Korozyon sonucunda binanın betonarmeden teşkil edilen taşıyıcı sistemi zayıflayarak, taşıma kapasitesini kaybediyor. Binanın taşıyıcı sistemini zayıflatan korozyonu engellemenin yolu ise yalıtım. Binanın yağış, kullanım veya yer altı kaynaklar gibi doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde su yalıtımı, halk arasında terleme olarak bilinen yoğuşmayı önlemek için ise su buharı geçişine maruz kalan bina zarfında (cephe, çatı, döşeme, çıkma tabanı vb.) ısı yalıtımı doğru ve eksiksiz bir şekilde yapılmalıdır.

Su yalıtımı zorunlu oldu, artık su yalıtımı yoksa iskan ruhsatı verilmeyecek
Türkiye’de inşaat sektöründe büyük bir eksikliği gidererek, binalara dayanıklılık, kalite ve konfor kazandıracak ‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’, 1 Haziran 2018 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, destek ve girişimlerimizle mevzuattaki eksikleri gidermek üzere hazırlanan yeni yönetmelikle su yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Türkiye inşaat sektörü ve kullanıcılar açısından çok önemli bir adım olan bu yönetmelik, su yalıtımı ile ilgili çok büyük bir eksikliği giderecek. Yeni yapılan binalarda bu yönetmelikte öngörülen esaslara uyulmadığının tespit edilmesi hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar binaya yapı kullanma izin belgesi verilmeyecek.”