20.yüzyılda paranın gündelik kullanımda çok önemli değişiklikler olmuştur. Değerli metallerin altın, gümüş gibi günlük kullanımda dolaşan bütün para birimlerinden sonunda çıkarılmış olmasıdır. Bu süreçte madeni paraların metal içerikleri değişmiş ve asıl değerleri büyük nisbette azalmıştır.
Özellikle 20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren pek Batı ülkesinde büyük ölçekli ticari ve finansal işlemlerin nakit olarak yapılmasından vazgeçilmiştir.
Bunun yerine kredi kolaylıkları, çekler, elektronik para transferleri ve kredi kartları kullanılmakta olup son yıllarda “bitcoin” ve benzerleri, sanal paralar tedavüle sürülmektedir.
Paranın giderek sanallaşması ve küreselleşmesine mukabil ve muhtemelen bu sebepten milli para biriminin bağımsız egemenliğin bir sembolü olarak korunması, hem devletler hem de milletler açısından önemini sürdürmüştür.
Nitekim euronun AB’nin ortak parası olması sürecinde, banknotların üzerinde Avrupa Birliği’ni ve işbirliğini vurgulayacak aynı tasarımları taşımasına, ancak madeni paraların arka yüzlerinde her ülke için farklı tasarımın yer almasına karar verilmiştir.
Hasılı her devlet madeni parası üzerinde kendi kimliğini korumuştur.
İngiltere AB’nin parasal birliğine yani euroya katılmamıştır. Bunun sebebi olarak hem getireceği sonuçlar, hem de milli kimlik ve egemenlik konuları göstermektedir.
İnsanlık tarihi boyunca para ile alakalı sabit bir değerlendirme mevcuttur. “Paranın insan kültürü ve toplum üzerindeki bariz yıkıcı etkileri.” Ancak paranın Waterloo Savaşı (1813-1815) ile başlayan ve 1978 Washington Mutabakatı’nın dünyaya dayattığı neoliberalizm ile zirve yapan yıkıcı etkisi topyekün insanlığı tehdit eder noktaya gelmiştir.
Para 21.yüzyılın başında hem aldığı şekiller hem de iktisap biçimleri açısından giderek daha soyut bir hal almıştır.
Paranın ve dolayısıyla insanlığın temel çelişkisi de soyutlanmalıdır. Bu kadar soyut bir sembolün bu kadar güçlü ve ahlaksız olması büyük bir çelişkidir.
Ramazan Kurtoğlu Yazıları / Psiko-Siber Savaş-Para Oyunu